Kayıtlar

Temmuz, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Benim Bozkurt Yurdumda çakalların işi ne ?

Size selam gönderdi kırk yiğidiyle Kürşat! Sizden haber bekliyor yüz milyon; imdat! İmdat! Hala tevekkülde mi kararlısın yoksa? Sükût neyi halleder, yaran oyuk oyuksa? Tevekkül Allahadır zillete katlanılmaz! Ya istiklal ya ölüm! Bunun ötesi olmaz. Namus lekesi değil alnimdaki bu leke, Asırlardır karşıma çıkmazken tek teke Önümüzde dalkavukluk, meddahlık edenleri, Simdi iyi tanı, gör neymiş hünerleri... Mütefekkirler echel, realistler yalancı, Hayret! Dünkü yabancı, bugün bu handa hancı... Dağdan bağa inenler, yoluma kül döküyor Benim ayak izlerim taşralı gözüküyor Farkına yeni vardım, suçluymuşum ben meğer Otağımda cellâtlar... Kaçmak!.. Bu neye değer! Ne papyon kravatlı, ne rugan pabuçluyum HALİSANE TÜRK'ÜM BEN, onun için suçluyum. Suçluyum, hainleri gözlerinden tanırım ben. Bir intizar dinlerim su toprağın kalbinden. O ses der ki: -''Ey oğul, yazıklar olsun sana!'' Mezarımı kirleten, su mahlûka baksana! Baktım gafiller düşmüş hainlerin peşine Benim Bozkurt yurdu

TÜRKLERİN TÜRKÜSÜ

Dilek yolunda ölmek Türklere olmaz tasa, Türke boyun eğdirir yanliz türeyle yasa; Yedi ordu birleşip karşımızda parlasa Onu kanla söndürüp parçalarız , yeneriz . Biz Tufani yarattık uyku uyurken batı, Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı. Sorsan söyle diyecek gök denilen şu çatı : Türk gücü bir yıldırım Türk bilgisi bir deniz. Delinse yer ,çökse gök yansa kül olsa dört yan, Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan. Yıldırımdan tipiden kasırgadan yılmayan, Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz.... Hüseyin Nihal Atsız