Kayıtlar

Ağustos, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Devlet Bahçeli’deki Kerkük bilgisi

KERKÜK’TE vahim gelişmeler oluyor, Barzani çok uluslu petrol şirketlerinin taşeronu olarak bu topraklara el koymak için her yolu deniyor... Geçtiğimiz günlerde meydana gelen ve çok sayıda Kürt göstericinin öldüğü bombalı saldırıda “Barzani derininin” parmak izleri var... Kendi insanlarını bile harcamaktan çekinmeyen bir “İhtiras” bu toprakların Türkmenler’ine neler yapıyor düşünün!.. Peki Türkiye ne yapıyor!?. MHP Lideri Devlet Bahçeli, bakın bu konuda ne diyor: “Kürt grupların yayın organlarının Kerkük’ün Kürt bölgesine bağlanması için başlatılan girişimlere Türk hükümetinin destek verdiği yolunda yayın yapmaları çok düşündürücü ve ibret verici olmuştur...” Bahçeli’deki bilgiye bakınız!.. “Barzani’nin yayın organları, Kerkük’ün ona bağlanması için Ankara’nın onay verdiğini” yayıyorlar!.. MHP Lideri, sağlam bilgiye ulaşmadan konuşur mu?!. Peki, Bahçeli’ye ulaşan bilgi, Ankara’daki iktidara ulaşmaz mı?!. Ankara, bu haberlere karşı ne tepki göstermiştir biliyor muyuz?.. Dışişleri Bakanı’

İSLAM-ETNİK MİLLİYETÇİLİK VE YENİ DÜNYA DÜZENİ

ABD, AB ve İsrail, İslam'ın Türkiye'de bütünleştirici değil, dağıtıcı; milli değil, gayrı milli; ulus devlet değil, Ortadoğu'da hüküm süren kabileci-şeyhçi İslam'ın "ılımlı İslam" versiyonunun uygulanmasını istiyor. Türkiye'deki siyasi ümmetçilerin işine gelen de bu. "Türkiyelilik üst kimliği" saçmalığı bu maksatlara hizmet etmesi için tedavüle sürülüyor ve altında yatan etnik milliyetçiliktir. Hâlbuki ABD, AB ve İsrail'de din, milli kimliğin ve milli çıkarların bir parametresi olarak fonksiyon icra ediyor. Avrupa devletlerinin deniz aşırı sömürgelerinde Hıristiyan yayılmacılı, misyoner faaliyetleri ve iktisadi yayılmacılık birbirini tamamlar şekilde görülmüştür. Bugün de ABD merkezli Evanjelist misyonerlerin hedefi dini, siyasi ve ekonomik maksatlı bir planlanmaya dayanmaktadır. Osmanlı Türkiye'sinin başına gelenler adeta bir laboratuar çalışmasıdır. 1838-1914 arasında Türkiye'de Hıristiyan misyoner -Batı iktisadi kurumları- Batı taz

Türk Milletinin Tarihini 1923'le Başlatmak

Türk Ceza Kanunun 301. Maddesine ilişkin değişiklik teklifleri büyük olasılıkla bugün Meclis Genel Kuruluna gelecek. Anayasa Komisyonunda, 13 saatlik hararetli bir tartışma sürecinden sonra kabul edilen 301. Madde bakalım Meclis Genel Kurulunda hangi tartışmalara sebep olacak. Avrupa Birliğinden gelen yoğun baskılar ve Hükümetin içinde bulunduğumuz süreçte Avrupa Birliğinden gelecek desteğe ihtiyacının olması yan yana gelince işte size Türklüğe hakareti kolaylaştıracak yasanın görüşüleceği ortam. 301. Maddenin değişikliği sürecinde üzerinde en fazla durulan ve özellikle MHP'nin muhalefetinin ana gövdesini oluşturan nokta ise 'Türklüğü' tabiri. Yasanın yeni şeklinde 'Türklüğü' tabiri çıkarılıyor ve yerine 'Türk Milletini' tabiri getiriliyor. Bazı kişilere göre bu tabirin bu şekilde ifade edilmesinde büyütülecek, ortalığı ayağa kaldıracak bir şey yok. İki tabir de hukuki olarak aynı şeyi ifade ediyor diyorlar. Delil olarak da Yargıtay içtihatlarını gösteriyorl

Türban düzenlemesi ve MHP

SALI akşamı CNN TURKíte Ahmet Hakaníın Sefa Kaplan ile beraber hazırladığı Tarafsız Bölge programındaydım. Programda çoğunlukla MHP üzerinde durduk. Türban düzenlemesi konusunda AKP ile birlikte hareket eden MHPíde bir çatlak var mı sorusuna yanıtlar arandı. Bu soruya yanıt bulmak için son haftalarda MHP cephesinden görüştüğüm isimlerin yorumlarından çıkardığım izlenim şu: MHP içinde bu durumu şaşkınlıkla karşılayan bir kesim var. Ama bu şaşkınlığı “MHP içinde bir çatlak var”şeklinde yorumlamak için erken. Görüşüne başvurduğum isimlerden biri de Altemur Kılıçítı. Kılıç, MHPínin türban düzenlemesinde neden AKP ile birlikte hareket ettiğini anlamadığını söylüyor ve ekliyor: “Türkeş olsa böyle yapmazdı.” Diğer yandan hem Anadoluínun çeşitli bölgelerindeki hem de Ankara ve İstanbulídaki MHPíli kadınlar, türbana karşı bir tutumlarının olmadığını, asıl sıkıntının AKP ile aynı karede yer almak olduğunu vurguluyorlar. Çünkü AKPíye duyulan güvensizlik, kamuoyunun belirli bir kesiminde olduğu gi

Dadaş: Erzurum’un tapusu el değiştiriyor!..

MHP Erzurum İl Başkanı Ekrem Öztürk, 19 Mayıs günü üzerinde çok düşünülmesi gereken bir açıklama yaptı: “Duyarlı bir kısım esnaf ve ailelerin ev ve işyerlerine astıkları Türk Bayrakları dışında cadde ve sokaklarda bir tek Türk Bayrağı görülememiştir. Bu şehrin idaresinden sorumlu olanlar, Yüce Atatürk’e karşı mı bu kadar duyarsızdırlar, gençliğe mi önem vermemektedirler, yoksa 19 Mayısı Milli bir bayram olarak görmemektemidirler? Özellikle 12 Mayıs mitinginde İstasyon Meydanı’nı Türk Bayrakları ile donatan Büyükşehir Belediye Başkanı’nın 19 Mayıs’taki bu duyarsızlığı kamuoyunun ve Türk Milleti’nin gözünden kaçmamıştır...” Yoruma gerek yok, Başkan söyleneceği söylüyor... Daha önce de MHP’nin Erzurum Milletvekili Adayı Ahmet Gökhan Yazıcı’nın açıklaması dikkatimi çekmişti... Yazıcı şöyle diyordu: “Ülkemizde küçük Amerika modeli, iki kutuplu bir noktaya taşınmaktadır. Bir noktada sol fraksiyon, diğer kutupda ise kendilerine istismarcı ve riyakarlıkça sağ olarak nitelendiren sağ fraksiyon.

Atatürk’ün ekonomide çözümleri

KURTULUŞ Savaşı iki ordunun savaşması gibi dar bir kalıba sığmaz... Dünyada bildiğimiz savaşlardan çok farklıdır... Kurtuluş Savaşı denilmesi yalnızca bir semboldür... Bu savaş gerçekte bir ülkenin yeniden doğuşunun, bir mücadelenin yalnızca bir kısmıdır... Geride ekonomi var... Dış ilişkiler var... Siyaset var... İnanç sorunu var... Bu nedenle Kurtuluş Savaşı’nı iyi bilmek ve ders almak zorundayız. Atatürk ekonomide de Kurtuluş Savaşı verdi. Atatürk’ün ekonomik çözümleri saplantıdan uzak pragmatik bir yoldan olmuştur. Örneğin sosyo-ekonomik sistem konusunda, hem emperyalist devletlerin ve hem de Kurtuluş Savaşı’nda destek olmasına rağmen Rusya’nın diretmelerine karşı çıktı. Cumhuriyet ilan edilmeden önce ekonomik kalkınmanın pratik çözümleri için 17 Şubat-4 Mart 1923’te İzmir İktisat Kongresi yapıldı... Kongrenin açılışında Atatürk, “Hayat demek ekonomi demektir... Çünkü; millet yoksul kaldıkça hiçbir şey yapamaz” şeklinde konuştu. İzmir İktisat Kongresi’nde özel teşebbüse dayanan bir

GÖKTÜRK ALFABESİ

Resim

TÜRK ÂHLAKI

Merhum Ziya Gökalp, Türklerin ahlakta birinci olduğunu söylerken, milli bir övünme duygusuna kapılmış değildi. Çok tarih okumuş, milli maziyi öğrenmiş ve düşmanlarımızın bizim hakkımızda söylediklerini belledikten sonra bu hükmü vermişti. Burada ahlakın hangi sebepler ve tesir edici şeyler altında meydana geldiğini inceleyecek değiliz. Yalnız şu kadar söyleyeceğiz ki, ahlakın meydana gelmesinde coğrafyanın tesiri yoktur. Bu sözümüzün en büyük delili de, aynı coğrafya alanında yaşamış olan eski Romalılarla yeni İtalyanların ahlakça birbirinin hemen her alanda zıddı olmalarıdır. Ahlakın meydana gelmesinde en önemli sebep soydur. Bir toplumun ahlakı, soyunun karışması ile değişebilir. Türk ahlakı en eski çağlardan beri toplumcudur. Yani Türklerde toplumun menfaatı insanlarınkinden üstün tutulur. Bununla beraber kuvvetli şahsiyetler daima saygı görmüşler ve topluma faydalı olmuşlardır. Ferdiyete değer vermeyen Türk ahlakı, şahsiyete saygı göstermiştir. Milattan önceki yüzyıllarda Kunlar, ç

Türkeş’i anlamak...

İNSANLAR doğar, büyür ve ölürler. Ancak bazı insanlar vardır ki, doğar, büyür ama asla ölmezler. Hayata veda etseler de, insanlara yol gösteren eserleri ile milyonların kalbinde yaşarlar. Her zaman "Tam bağımsızlık" fikrinin şiar edinilmesini vasiyet eden Alpaslan Türkeş gibi... Türk milliyetçiliği düşüncesinin merkezine yerleştirmiş yüksek ahlak ve maneviyatı ile ömrünü Türk milletine adamış olan merhum Alpaslan Türkeş, ülkemizin yetiştirdiği yegane devlet adamlarından biridir. Hayatta olduğu süre içerisinde bütün varlığını Türk - İslam davasına adayan Alparslan Türkeş'in sistemleştirdiği ve aksiyon haline getirdiği fikirler, bugün sadece Türk milletinin değil, başta İslam ülkeleri olmak üzere emperyalizmin tehdidi altındaki bütün mazlum milletlerin kurtuluş mücadelesindeki yoluna ışık tutmaktadır. Oysa gelin görün ki, kamuoyuna "Ergenekon" diye yansıtılan "Ümraniye" soruşturmasının içine "Alparslan Türkeş" adının karıştırılması son derece m

TATARİSTAN

Yüzölçümü : 68.000km2 Nüfusu : 3.642.000 Başkenti : Kazan Tataristan Orta İdil'in kuzeyinde eski SSCB'nin Avrupa bölümünde Kama ve İdil nehirlerinin birleştiği bir bölgedir. Volga nehri cumhuriyetin batı ucundan Kuzey-Güney doğrultusunda akarak cumhuriyet topraklarının büyük bir bölümünü sular. Ülke genelde alçak ve engebeli ovalarla kaplıdır. Cumhuriyetin büyük bölümü çernozemle ( kara toprak ) kaplı ormanlı step kuşağında yer alır. Bugünkü Kazan Tatarları, İdil- Kama Bulgarları ile 13.yy. da Orta Asya'dan bu bölgeye gelen Kıpçak (Kuman) Türklerinin torunlarıdır. Günümüzde Tatar adı iki Türk boyu için kullanılmaktadır ; Kazanlılar ve Kırımlılar. Çarlık Rusyası zamanında Tatar ismi , bütün Türkler için kullanılmışsa da sonra vazgeçilmiştir. Tatar, aslında bir Moğol boyunun adıdır. Kırımlılar ve Kazanlılar kendilerini Tatar halkı olarak kabul ediyorlar.‹dil-Ural bölgesinde bulunan Tataristan'da halk müslümandır. Rusya'da Çarlığın devrilmesi ile ( 1917 Şubat ) geniş p

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

Yüzölçümü: 3.355 km2 Nüfusu: 175.188 Başkent: Lefkoşa Kıbrıs 1571'de Türk toprağı olmuştur. Fetihten hemen sonra, 2 Eylül 1572'de çıkarılan bir fermanla çoğu Karaman'dan bir kısmı da Antalya, Beyşehir, Seydişehir, Akşehir, Niğde, Ürgüp, Akdağ, Bozok kazalarından gönderilen 20.000 Türk Kıbrıs'a yerleştirilir. Ayrıca belli zamanlarda bazı sebeplerle çok sayıda Türk aşireti Kıbrıs'a sürgüne gönderilmiştir. Bunların adları Şamlu, Kara Hacılu, Eski Yürük, Kiseoğlu, Şeyhlü, Senedlü, Batralı, Çıblaklı, Gedikli, Toslaklı, Cirid ve Saçıkara'dır. Dirimlü ve Kaçar Halil aşiretlerinin adları da resmi belgelerde geçmektedir. Buselioğlu ve Şeyhlü aşiretlerinin ise Kıbrıs'a ulaşmadan geri döndükleri ve Anadolu içlerine yerleştikleri belirtilmektedir. Bu günkü Kıbrıs Türkleri, 16. yüzyılın sonlarında Kıbrıs'a yerleşen bu Türkler'in torunlarıdır. B u göç ve sürgünlerin sonunda 1777'de Türklerin sayısı Hıristiyanların sayısını 10.000 aşmıştır. 1878'de başlayan

TÜRKMENİSTAN

Başkenti: Aşkaabat, (Nüfus: 450.000) Yüzölçümü: 488.100 km² Önemli Şehirleri: Aşkaabat, Marı (Merv), Türkmenbaşı, Daşhovuz, Çarcev, Bayram-Ali, Nebit-Dağ, Kerki, Köhne, Ürgenç. Komşuları: Batısında Hazar Denizi, doğu ve kuzey doğusunda Özbekistan, kuzeyinde Kazakistan, güneyinde İran ve güney doğusunda Afganistan bulunmaktadır. Nüfus: 4.483.000 (1995), Türkmen(%) : 77 , Özbek(%) : 9.2, Rus(%) : 6.7, Kazak(%) : 2, Diğer(%) : 4 Kadın Nüfus: 2.258.000 Erkek Nüfus: 2.225.000 Kentli Nüfus: 2.020.000 Köylü Nüfus: 2.463.000 İklimi: Ülke yüz ölçümünün büyük bir bölümünün çöl ve güneyden de dağlarla çevrili olması, sert ve karasal iklimin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Önemli Nehirleri : Tecen, Amuderya (Ceyhun), Murgap, Etrek. Türkmenistan'daki Türk varlığı 5. yüzyılda Hunlar'ın bölgeye girmesiyle başlar. Türkmenistan, Arap, Moğol ve İran işgallerine uğramış olmasına rağmen Azerbaycan ve Anadolu'daki Türic hakimiyetine her zaman kaynaklık etmiştir. Türkmenistan'ın yakın tarih

ÖZBEKİSTAN

Başkenti : Taşkent Önemli Şehirleri : Semerkand, Buhara, Hive Hokand, Andican, Namangan, Karşı, Çizzak, Nevai, Urgenç ve Nukus. Komşuları : Kuzeyde ve kuzeydoğusunda Kazakistan ve Kırgızistan, güneybatısında Türkmenistan, güney doğusunda Tacikistan ve güneyinde Afganistan’dır. Dili : Özbek Türkçesi. Para Birimi : Sum Önemli Nehirleri : Surhanderya, Şerabad, Çirşik, Zerefşan, Koskaderya ve Sah nehirleridir İklimi : Ülke genelinde kurak bir kara iklimi hakimdir. Doğal Kaynakları :Petrol, doğal gaz, kömür, altın, bakır, gümüş, volfram, ve tugsten’dir Temel Tarımsal Ürünleri :Buğday, pamuk, sebze, meyve ve ipektir Temel Sanayi Ürünleri :Tarım ve tekstil makinaları, kimyasallar ve metalurjidir. Yüz Ölçümü: 447,000 kilometrekare Nüfus: 21.7 milyon, (1992) Kent Nüfusu (%) : 50 Kırsal Kesim (%) : 50 Nüfus Yoğunluğu : 49 kişi/km2 Özbek (%): 68.7, Rus (%):, Kazak (%): 4.2, Tatar (%): 4.2, Tacik (%): 3.9, Rus (%): 10, Diğer (%): 1.9 Özbek adı, 14. yüzyılda yaşayan Altın Ordu Hanı Özbek’ten gelme

KIRGIZİSTAN

Yüz ölçümü (km2): 198.500 Başkenti: Bişkek (602.000) Başlıca Şehirleri: Oş, Karakol, Celal-Abad, Tokmok, Kara-Balta Komşuları: Kuzeyde Kazakistan, güneydoğu ve doğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, batısında Özbekistan ve güneybatısında Tacikistan’dır. Önemli Gölleri: Ülkede 3000’e yakın göl vardır, bunlardan en önemlisi ve aynı zamanda dünyanın ikinci büyük krater gölü olan Issık Gölü’dür. Önemli Nehirleri: Narın, Tar, Kurşab, Talas, Alay, Çuy ve Kızılsu. İklimi: Karasal iklim. Tarımsal Ürünleri: Pamuk, yün, ipek, sebze ve meyve, saman ve kenevir. Sanayi Dalları: Tekstil, gıda, maden ve metalurji end. elektronik, demirdışı metaller, şeker, ipek ve koza işleme, tarım ve iş makineleri, konservecilik. Nüfus (1994) : 5.000.000 Kadın Nüfusu(%) : 50.7 Erkek Nüfusu(%) : 49.3 Nüfus Dağılımı : % 66.3 Kırgız, %12.7 Özbek, %7 Rus, %2.4 Ukraynalı, %11.6 Diğer. Kırgızlar, oldukça köklü bir Türk boyudur. Çin, İran, Soğd, Doğu Türkistan gibi memleketler üzerinde etkili olmuşlar ve Hokant Hanlığı vasıtasıy