SOSYAL SINIFLAR VE «MİLLET» GERÇEĞİ


Biz, bir milletin içinde, mevcut olan ve olabilecek ferdi ve zümrevî menfaatleri ve bunların zaman zaman çatışmalarını asla inkâr ve ihmal etmiyoruz.
Bununla birlikte, bir milletin ortak menfaatleri de vardır. Bunlar, bütün fert ve zümreleri ilgilendirecek niteliktedir. Bu tipteki millî menfaatler, «millî iç ve dış meseleler» adı altında toplanabilir.
Kendi menfaatini, milletin menfaati içinde bulamayan fert ve zümreler, ister istemez o milletin kaderini paylaşamıyacaklarından «millete yabancılaşmış» olarak telâkki edilmelidirler. Milletimiz zarar ederken «kâr edenler» veya «menfaat umanlar» bizden değildirler. Yüce Peygamberimiz (O'na selâm olsun) «bizi aldatanlar bizden değildir» diye buyurmuşlardır. Milletimizin aleyhine gelişen durumlar, eğer bizim ferdî ve zümrevî «çıkarlarımızı» zedelemiyorsa, biz, o milletin dışında kalmışız demektir. Üstelik, milletimizi zarara sokan oyunlar, dış düşmanlarımız tarafından organize ediliyorsa, bu durum ferdi ve zümrevî kâr sağlıyorsa, biz yalnız milletimizin dışında kalmayız, düşman milletlere de hizmet etmiş oluruz.
Türk - İslâm Ülkücüsü için, Türk devlet ve milletinin uğrayacağı bir zarar, bizzat kendi zararıdır. Türk milliyetçisi, kendi milletinin ve devletin menfaatlerini kendi menfaatlerinden ayıramaz ve ondan çok daha üstün tutar. Millî menfaatler, her zaman ferdî ve zümrevî menfaatlerin üstünde tutulmalıdır. Aksi halde ferdî ve zümrevî «egoizm» şımarır, cemiyet çözülür, devlet ve millet iç çatışmalara düşerek za'fa uğrar, bu durum bütün fert ve zümrelerin zarara uğramasına yol acar.
Sosyolojinin tesbitlerine göre, çeşitli sosyal, kültürel ve ekonomik sebeplerle, bir milletin yapısında sosyal tabakalar, dilimler teşekkül eder. Bu durumun tarih içindeki ve günümüzdeki gelişimi ayrı bir inceleme konusudur. Çeşitli dinamiklerle, insan gruplarında «ufki» (yatay) ve «şakuli» (dikey) bir «sosyal hareketlilik» (mobilite sociale) müşahade edilir. Değişik zaman ve mekânlarda farklı görünüşlerde olmasına rağmen, bu durum her insan grubu için zarurîdir. Günümüzde gittikçe karmaşık bir durum ve biçim kazanan bu sosyal realite sosyologlar ve devlet adamları için önemli bir inceleme ve ilgi alanıdır
«Sosyal sınıflar» yahut «sosyal dilimler», bir milletin sosyal ve ekonomik organizasyonunun bir ifadesi olarak — millî bir yapı içinde — manâlıdırlar. Bir milletle bütünleşemeyen ferdi ve zümrevî menfaatlerin «beynelmilelleşme» (İnternationalise) iddiası saçmadır. Türk çiftçisi, Türk işçisi, Türk esnafı, Türk bürokratı, Türk teknotratı ve Türk işvereni, milletimizin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik yapısı içinde biribirini tamamlayan birimlerdir. Bunlar, bir arada Türk milletini ve Türk devletini «milli bağımsızlık şuuru» içinde teşkil ederler. Yeryüzünde çiftçilerin, esnafın, bürokratın, teknotratın ve işverenlerin ayrı ayrı devletler kurmasını düşünmek saçma ise, «bir dünya işçi devleti» kurmak iddiası da o kadar saçmadır ve komiktir.. Tarih, millet şuurunu reddeden her hareketin başarısızlığa uğradığını kâfi miktarda isbatlamıştır. Bugün yeryüzünden bir işçi devleti yoktur, bu maske ile çalışan «kızıl emperyalist» milletler vardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALUK’UN AMENTÜSÜ

AYBALA

ÖZBEKİSTAN