İNSAN, ALLAH'I BİLMEKLE YÜKÜMLÜDÜR

insanlardan gayrı varlıklar, sanki bilmekten çok bilinmek için yaratılmışlardır. Onlar. insan gibi «bilmenin çilesini» yaşamıyorlar.

İnsandan gayrı her varlık, zarfına konmuş bir mektup gibi, kendinde yazılanlardan habersiz olup muhatabının eline ulaşmayı bekliyor. Sistemimizi aydınlatan güneş bile kendisinin farkında değil, bilmenin çilesini yüklenmemiş. İlim, insan şuurunun şanlı aydınlığında yoğrulur. Bu sebepten insan şuuru, kâinatın içine asılmış, en gerçek aydınlık kaynağıdır.

İnsan, maddesi ve bedeni ile çok küçük ve önemsiz bir varlıktır. Lâkin, kâinata ve varlık âlemine bir gözlemci olarak yönelen ruh ve şuuru ile gerçekten muhteşemdir. Bu sebepten «en güzel surette yaratılmış» ve «Allah'ın yeryüzündeki kutlu vekli» olmuştur.

İnsan, kendini incelerken, objet-sujet bütünleşir diyoruz. İnsanın idrak ve şuuru da varlık tezahürlerinden birisi olmakla birlikte, diğer varlıklardan farklı olarak yalnız bilginin konusu olarak kalmamakta, bilginin şuuruna da varabilmektedir. İnsan, varlığın ve varlık tezahürlerinin idrak ve şuuruna varan, yani bizzat varlığın üzerine kapanan ve onu kritik eden bir varlık kıvılcımıdır.

Bilgi, hiç şüphesiz, varın varla temasının şuurudur. Her bilgi, varlığı ve varlık tezahürlerini ifade eder. Yok olanın bilgisi de yoktur. İdrakimiz, yok ile temas sağlayamaz, çünkü «yok yoktur» ve yok olandan bir veri (donne) gelemez. Şu halde, yokun yokluğu esastır ve «hiçlik» tanrılaştırılamaz.

Buna göre, bütün varlık tezahürleri ve varlıklar, ancak «Mutlak Varlık» ile var olabilmektedir. Mutlak Varlığın varlığı ise mutlaktır. Mutlak Varlığın yokluğu düşünülemez, çünkü muhaldir. Mutlak Varlığın inkârı, bütün varlığı varlıkta tutan sacece Mutlak Varlık olan Allah'tır.

Allah, mevcut varlıkların ve varlık tezahürlerinin idrakimizde ve şuurumuzda meydana getirdiği izlenimlerin çok, pek çok ötesinde duran ve beş duyumuzla yakalayamayacağmız Mutlak Varlık’tır. Allah, varlığımıza «Şahdamarımızdan daha yakın» olduğu halde, idrakimize sonsuzca uzaktır.

Allah'ı beş duyu ile yakalama çabası boşunadır. Putperestlik, beş duyu ile yakalanan şeyleri «tanrı» sanmaktır. Bu sebepten İslâm'da, hiçbir objektif varlık ve değer tanrılaştırılamaz. Yine İslâm'da tasavvur edilen, hayalî ve sübjektif bir «tanrı» anlayışı da kesin olarak red edilmiştir. Çünkü, Mutlak Varlık, tasavvur edebilecek bir güçte yaratılmamıştır. Beş duyumuz ve beş duyu ile sınırlandırılmış idrakimiz, ancak, zaman ve tezahürleri idrak edebilecek ve yorumlayabilecek bir biçimde yaratılmışlardır. Bu sebepten «Mutlak Varlığı» tasavvura çalışan bir idrak, kendini «gizli şirk»ten kurtaramaz. Allah, objektif bir varlık, ve sübjektif bir tasavvur değil, yokluğu yok eden Mutlak Varlık' tır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALUK’UN AMENTÜSÜ

AYBALA

ÖZBEKİSTAN