BİLGİNİN KAYNAĞI ALLAH'TIR YARATIKLAR İSE, BİLGİ TAŞIYICISIDIRLAR

Daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Batı'lı filozof varlığın, mahiyeti ve bilginin kaynağı etrafında düşünürken «insan zihni» ile «eşyanın verileri» arasında yalpalamakta, amprizm ile rasyonalizm, materyalizm ile idealizm, dogmatizm ise septisizm... arasında dönüp durmaktadır. Bazan maddede, bazan ruhta karar kılmakta ve fakat bir «fasit daireden» kurtulamamaktadır.

İslâm'ın vahyin aydınlığında yıkanmış tefekkürüne göre ise, gerçek ve mutlak varlık sadece Allah'tır. Diğer varlıklar yani bütün «mahlûkat», Allah'ın sıfatlarının tecellileri olarak ve birer «ilâhî mesaj» olarak bilgi yüklüdürler.

Madde, hayat, ruh, Mutlak Varlıktan aldıkları bilgi yükünü kendi mahiyetlerine-tabir caizse kendi dillerine- göre, yansıtırlar. Bilginin tek ve mutlak kaynağı «Âlim» ismi ile muttasıf olan (sıfatlanan) Allah'tır. Madde, hayat ve ruh ise birer bilgi taşıyıcısıdır. Dünyamızı ve kâinatımızı dolduran objeler ve varlıklar, taşıdıkları bilgi yükünden habersiz birer mektup gibi, «Allah'ın emanetini yüklenmiş insanın» yüksek idrâkine ulaşıp çözülmeyi bekler gibidir. Müslüman, bütün varlık tezahürlerine bu gözle bakar.

Bilginin kaynağı konusunda, ampristler de, rasyonalistler de, materyalistler de, spiritüalistler de, idealistler de,... yanılmaktadırlar. Bilgiyi tayin eden ne madde, ne ide, ne ruh, ne de başka «itibarî varlık» lardır. Görülüyor ki, biz varlık ve bilginin mahiyeti ve kaynağı konusunda, şu veya bu felsefî ekole veya akıma bağlı değiliz.

Biz, felsefi mânâda, ne idealist, ne materyalist ne spiritüaiist, ne rasyonalist, ne de amprist olabiliriz. İslâm'ın tefekkürü, bütün bu boğuşmaların üstünde kalmakta; maddenin de, hayatın da, ruhun de, aklın da, tecrübenin de hakkını vererek, varlık tezahürlerinin bağrına yerleştirilmiş sırları, «ilâhi vahyin» muhteşem rehberliğinde çözmeye çalışan orijinal ve ilâhî bir tefekkür sistemidir.

Görebildiğimiz kadarı ile bir «kitab-ı ekber» olan kâinatın içine serpiştirilmiş bu «ilâhî mesajların» en önemli muhatabı insandır. O insan ki, bir hayvani hayatın üstüne sıçrayarak, «düşünmek» ve «ilim edinmek» ile emredilmiştir «Rabbim; bana eşyanın sırlarını aç» diyen yüce ve sevgili peygamberimize selâm olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALUK’UN AMENTÜSÜ

AYBALA

ÖZBEKİSTAN